• Mardin33 °C
  • Diyarbakır33 °C
  • Batman33 °C
  • Şırnak31 °C
  • İstanbul24 °C

Yusuf BEĞTAŞ / Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

İyilik Neden Önemli ve Gerekli?

15 Eylül 2025 Pazartesi 11:44
İyilik, yalnızca bir ahlaki seçenek değil, insanın varoluşsal zorunluluğudur.
Onu ihmal etmek, hem kendimize hem de dünyaya veya hayata karşı işlenen
sessiz bir günahtır.
Gerçek iman, kötülükten uzak durmakla tamamlanmaz; bildiği iyiliği yapma
cesaretiyle olgunlaşır. Çünkü ertelenen iyilik, çoğu zaman hiç yapılmayan
iyilik olur. Ve yapılmayan iyilik, insanın ruhuna işlenmiş görünmez bir günah
olarak kalır.
Süryani kültürünün bilge kalemlerinden Ninovalı Mor İshak (7. yüzyıl),
iyiliğin ihmalini ruhsal bir kayıp olarak görür: ‘‘İyiliği bildiği hâlde
yapmayan kişi, yalnızca kardeşine değil, kendi ruhuna da zulmeder.
Çünkü ihmal, kalpte taş kesilmiş bir duyarsızlık doğurur.”
Bu nedenle iyiliği yapmamak, ruhun inceliğini körelten bir taşlaşmadır. İyilik
gerekli değil, zorunludur: Kalbi diri tutan, onu katılıktan koruyan bir nefes
gibidir. İyilik, ihmal edilmeyecek kadar hayati ve değerlidir.
İyiliğin Sessiz Günahı
Aziz Yakup’un mektubundaki şu cümle, insanın varoluşsal sorumluluğunu en
yalın hâliyle dile getirir: “Bu nedenle, yapılması gereken iyi şeyi bilip de
yapmayan, günah işlemiş olur.” (Yakup 4: 17)
Bu ifade bize şunu hatırlatır: Günah yalnızca kötülük yapmak değildir. İnsan,
bildiği hâlde yapmadığı her iyilikte de eksilir. Çünkü iyilik, sadece ahlaki bir
görev değil, aynı zamanda insanın ruhunu diri tutan bir ihtiyaçtır. Ruh iyilikle
nefes alır, iyilikle canlı kalır.
 
İyiliğin Ontolojik Yönü
İyilik, insanın varoluşuna nakşedilmiş en temel yükümlülüktür. Çünkü insan,
yalnızca aklıyla değil, vicdanıyla da insandır. Vicdanın suskunluğu, insanı
kendi özünden uzaklaştırır. Bu yüzden iyiliği bilip yapmamak, sadece
toplumsal bir eksiklik değil, varoluşsal bir yabancılaşmadır.
Aziz Mor Efrem (306-373) şöyle der: ‘‘İyilik fırsatı güneşin ışığı gibidir;
doğduğunda onu kabul etmezsen, kaybolduğunda karanlık kalırsın.”
İyilik ertelendiğinde ışığını yitirir; kaybedilen ise yalnızca bir fırsat değil,
insanın içsel aydınlığıdır.
İyiliğin Işığı ve Mirası
Mor Narsay (399-502) bu hakikati şöyle dile getirir: “Yüce Tanrı insana
iyiliği bir tohum gibi verir. Onu toprağa ekmeyen, hasadını göremez.”
İyilik, bireysel bir sorumluluk olmanın ötesinde, kolektif geleceğe bırakılan
bir mirastır. Ekilmeyen iyilik, gelecekten çalınmış bir berekettir.
Bu yüzden iyilik zorunludur: Hem şimdiyi arındırır, hem geleceği besler.
Çünkü iyilik, hayatın özüdür; varoluşu parlatan ışık, kalbi canlandıran nefes,
insana insanlığını hatırlatan hakikattir.
Sonuç olarak, iyilik, insanın varoluşunun kalbidir. Onsuz kalp atmaz, hayat
anlamını yitirir.
 
Yusuf Beğtaş
Www.karyohliso.com
Bu yazı toplam 50 defa okunmuştur.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2025 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA