• Mardin20 °C
  • Diyarbakır13 °C
  • Batman19 °C
  • Şırnak16 °C
  • İstanbul15 °C

Yusuf BEĞTAŞ / Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Herkesin Hikâyesi Başkadır

02 Kasım 2025 Pazar 14:40
Her hikâyenin her zaman üç tarafı vardır: Hikâye sahibi, toplum ve
gerçeğin kendisi. Denildiği gibi, herkes kendi hikâyesini yazar ve o
hikâyeyi yaşar.
Ama yaşam, tıpkı bir madalyon gibi, iki yüze sahiptir: Görünen ve
görünmeyen.
Görünen tarafın parıltısı çoğu zaman göz kamaştırır; oysa hayatın asıl
nabzı, görünmeyen tarafta atar. Çünkü düşünce dünyasında, insanın iç
yankısında, hissedişlerinde, sorumluluk anlayışında, ahlaki ve vicdani
yapısında gerçek sessizce belirir. Gerçeğin kendisi, o iç dünyanın
donanımı ve ışığıyla biçimlenir.
Toplum, bunu sezdiği veya anladığı ölçüde görür, duyar ve
anlamlandırır. Gerçeğe uzak olduğunda ya da onu hissetmediğinde ise,
-toplum- bunu anlamakta zorlanır, hatta anlamlandıramaz. Özellikle
bencil yaklaşımların etkisindeyse, yanlış yorumlara ve ilişkilendirme
yanılgılarına düşer. Çünkü içsel derinliği ve donanımı fark edemeyen,
yanılsamalara takılıp kalır.
Yine de sonunda her şeyin maskesi düşer; hakikat, suyun dibinden
yükselen bir taş gibi görünür hâle gelir. Görünmeyen taraf çözüldükçe
ve anlaşıldıkça, insanın özü de donanımı da görünür olur. Çünkü
orası; değerlerin, inançların, güdülerin ve sessizce ödenen bedellerin
toprağıdır.
 
Sabırla taşınan yükler, gizlice yapılan fedakârlıklar, işte o derin
dünyanın damarlarıdır.
Her insanın hayatı da bu iki yüz arasında örülen bir yolculuktur. Dışta
görünen, olayların akışına kapılmış gibi dursa da, yönü hep içteki
görünmeyen taraf belirler. Çünkü insanın iç âlemi, dış âleminin
rengini ve şeklini yazar.
Einstein’in şu sözü bu yüzden bana çok şey söyler: “Yapılması
gereken her şeyin temelinde önce sevgi ve adalet dürtüsü
yatmalıdır.”
Ama şuna inanıyorum: Sorumluluk, insanın vicdanında, bilgilenmeyle
birlikte filizlenen kutsal bir duygudur. Çünkü her yeni bilgi,
beraberinde bir yükümlülük getirir. İnsan öğrendikçe, fark ettikçe;
yalnızca kendisi için değil, bütün yani genel için de düşünmeye başlar.
Bu yüzden sorumluluk, bilincin olgunlaşmasının en somut
göstergesidir.
Ruhsal yolculukta insanın kendini geliştirmesi, öğrendiklerini
yaşamına yansıtması ve bu farkındalığıyla çevresine ışık olması,
vicdani uyanışın ilk adımıdır. İlâhi düzen içinde her insana, kendini
onarma ve yükseltme fırsatı defalarca sunulur. Bu fırsatları
değerlendirdikçe insanın idraki derinleşir; içsel bir uyanış yaşar. Bu
uyanışın en belirgin meyvesi ise sorumluluk bilincidir. Çünkü insan,
önce kendini güzelleştirmekten; ardından çevresini ve bütünü
dönüştürmekten sorumludur.
 
Sorumluluk duygusu derinleştikçe, insanda vazife bilinci doğar.
Vazife, idrak edilmiş bilginin sevgi ve şefkatle eyleme dönüşmüş
hâlidir. Bu nedenle sorumluluk, ruhsal tekâmülün temel taşı,
vicdanın olgunlaşmış hâlidir.
Vicdan ise ruhun özünde var olan ilâhi bir güçtür. Doğruyu yanlıştan
ayıran sessiz bir rehber, içsel bir ışıktır. Her insan, kendi vicdanının
sesine göre yaşar ve yaptıklarından ötürü yine o sese karşı sorumlu
olduğunu unutmamalıdır. Çünkü vicdan, insanın içinde yankılanan en
adil ve hakiki hakemdir.
Yusuf Beğtaş
www.karyohliso.com
Bu yazı toplam 102 defa okunmuştur.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2025 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA