- Mardin13 °C
- Diyarbakır7 °C
- Batman8 °C
- Şırnak5 °C
- İstanbul15 °C
Şırnak’ta çiftçilere 4 bin zeytin fidanı dağıtıldı
Batman Esnaf Odası Başkanı Çiftçi: BESO'yu aktif bir hizmet merkezine dönüştürdük
Arazi kiraları katlandı, çiftçi ayakta kalmakta zorlanıyor
Şırnak’ta tazelenme üniversitesi öğrencileri kampüs yürüyüşü ve spor etkinliğinde buluştu
Eğitim-Bir-Sen'den zam tepkisi: Adalet sağlanmalı
Şanlıurfa'da “Sınai Mülkiyet ve Akademik Hayat” programı düzenlendi
Şanlıurfa’da ‘Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar’ programı düzenlendi
Cizre’de yedikleri pizzadan zehirlenen 4 kişiden 1’i hayatını kaybetti
BESO Başkanı Çiftçi, üyelerine yönelik indirimli araç alım anlaşmasını paylaştı
Batman'da Üniversite Camii ibadete açıldı
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Orhan: Kitap fuarı gibi etkinlikler kültüre ve medeniyete değer katıyor
Uzman Doktor Şimşek, karbonmonoksit tehlikesine karşı uyardı
Şanlıurfa’da kaçak et sevkiyatı engellendi: 1 ton et imha edildi
Şanlıurfa’da öğrenciler sabah namazında buluştu: Manevi atmosferde anlamlı etkinlik
Atkı, eldiven ve bere tezgâhta kaldı: Esnaf havaların soğumasını bekliyor
- 15:46 - Çin Ajansı Xinhua, Midyat'ın Tarihini İnceledi
- 15:41 - VEFAT - Fahrettin Bayrak
- 15:40 - Mehmet Uncu’dan 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü Mesajı
- 10:42 - VEFAT - Veysel Güzel
- 00:58 - VEFAT - Rahime Aslan
- 00:29 - VEFAT - İbrahim Acar
- 00:27 - OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
- 00:23 - MİDYAT ESNAF VE SANATKÂRLAR ODASI SEÇİME GİDİYOR!
- 00:22 - MARDİN İL SPOR GÜVENLİK KURULU’NDAN ÖNEMLİ YAZILI AÇIKLAMA
- 00:16 - Mardin Ticaret ve Sanayi Odasından Çağrı; "İşadamlarına Yeşil Pasaport Verilsin"
- 00:04 - Midyat’ın Azimli Başkanı Veysi Şahin’den Gençlere Destek, Geleceğe Yatırım
- 00:02 - Şırnak’ta çiftçilere 4 bin zeytin fidanı dağıtıldı
- 00:02 - Batman Esnaf Odası Başkanı Çiftçi: BESO'yu aktif bir hizmet merkezine dönüştürdük
- 23:59 - Arazi kiraları katlandı, çiftçi ayakta kalmakta zorlanıyor
- 23:58 - Şırnak’ta tazelenme üniversitesi öğrencileri kampüs yürüyüşü ve spor etkinliğinde buluştu
Abdulaziz ALTEKİN


DENİZ!
Bir yandan sigarasını içiyordu diğer yandan telefonla konuşuyordu. Araba ful paketolduğu için zaten kendisi gidiyordu. Ona düşen tek şey sadece direksiyonu tutup önüne bakmaktı.
Yapamadı
Daha önce birkaç defa başına gelmişti. Önündeki araç birden frene basınca onunki de kendiliğinden duruyordu. Muhtemelen bu yüzden rahattı. Fakat bu defa öyle olmadı.
Kahvesinden bir yudum almak için sigarayı önündeki küllüğe bıraktı. Her zamanki gibi küller yine etrafa dağılmış ve izmarit tek başına kalmıştı.
Ne olduysa o anda oldu. Durmamıştı araç. Çarpmanın şiddeti o kadar yüksek değildi belki ama altına almasına yetmişti.
Çarptığı şey arkada duruyordu. Kenardaki gençlerin bakışlarını fark etmese çekip gidecekti. Çünkü onun şu an tek derdi çarpma esnasında aracın içine dökülüp ortalığı kirleten kahvesiydi.
Yavaşça araçtan indi. Gençleri yanına çağırdı. Ve onlara bir teklifte bulundu.
-Öğrenci olmalısınız. Bu talihsiz kazayı gördünüz. Adam intihar etti ve aracın önüne atladı. Şimdi bana yardım edin hastaneye götürelim. Orada bana şahitlik edin. Tabi dersi kaçırmış olacaksınız. Bu iyiliğin altında kalmamak için size bir kahvaltı ısmarlayayım.
Gençlerin gözü fal taşı gibi açılmıştı. Her ne kadar kahvaltı dediyse de muhtemelen cebinden çıkarıp onlara uzattığı o para bir aylık masraflarını karşılardı.
Hemen kabul ettiler.
Çarptığı kişinin başta kadın olduğunu düşünmüştü. Fakat sırtüstü çevirdiklerinde saçı sakalı birbirine girmiş bir erkek gördüler.
Baygındı!
Alıp en yakın hastaneye götürdüler. Herkes kendine düşeni yaptı ve adamı bırakıp oradan ayrıldılar.
Üzerinden kimlik çıkmamıştı. Zaten haline bakılırsa sokaklarda kaldığı anlaşılıyordu. Ama orası özel hastaneydi ve kimliği dahi olmayan birini ücretsiz tedavi edemezdiler.
Çarpma esnasında yere düşerken el bileği incinmişti. Onun dışında ufak tefek sıyrıklar almıştı. Uyanınca ağrı kesici verip göndermelerini söyledi hemşireye acildeki doktor.
Hemşire aldığı maaşı hak etmenin dışında doktorun gözüne girmeye çalışıyordu. Verilen bu emri en iyi şekilde yerine getirmeliydi.
Daha adam kendine gelmemişken onu dürtüp uyandırmaya çalıştı. Kendisine göre o sıcacık yatakta biraz daha kalabilmek için numara yapıyordu.
O esnada uykuda kaldığı için kısa yol olan acilden geçmek zorunda kalan doktor, olanları gördü. Ve hemşireye kızdı. Sonra da adamı alıp odasına götürdü.
-Deniz’i gördün mü?
Ölümden dönen adamın ilk cümlesi doktoru şaşırtmıştı. Deniz önemliydi ama önce açlıktan karnı guruldayan bu adamı doyurmak gerekiyordu.
Kahvaltıdan sonra oturup konuşmaya çalıştı. Adını falan sordu. Cevap alamadı. Bütün sorular hava boşluğunda asılı kalmıştı. En son hem gariban hem de aklını yitirmiş olduğunu anladı.
Artık onu yolcu edip ilk hastasını almalıydı.
Kapıyı açmadan önce adama son bir soru sordu.
-Deniz kim?
O ana kadar tepki vermeyen adam birden kafasını kaldırıp odanın içinde dönmeye başladı.
-Deniz’i gördün mü?.. Deniz’i gördün mü?.. Deniz’i gördün mü?..
Onu sakinleştirmek için su vermeye çalıştı. Daha suyu uzatmadan pencereden aşağı atladı. Doktor şok olmuştu.
Neyse ki zemin kattaydılar. Çimlerin üzerine düşmüştü. Ama ters giden bir şeyler vardı. Ağzından kan geliyordu. İç kanama geçiriyor olmalıydı.
Adını bilmiyorlardı. Kılık kıyafetinden adamın evsiz ve sokaklarda yaşadığı çıkarımında bulunmuşlardı. Böyle birinin sosyal güvencesi de olamazdı. Bu yüzden acildeki doktor üstün körü muayene edip taburcu etmişti.
Adam ölüyordu!
Bu karşılaşma tesadüf olamazdı. Belki son anlarını yaşayan bu adama yardım etmek için ellerinden geleni yapacaktı doktor.
Hemşireyi yanına çağırıp üzerinden bir şey çıkıp çıkmadığını sordu.
Yalnızca bir not defteri!
Alıp inceledi.
Her sayfada tarih, tarihle birlikte bir adres ve tek cümle:
Deniz yok!
Onun için önemli biri olmalıydı. Bulup getirmeliydi. Bunun için ilk ve tek ipucu olan o adrese gitmeye karar verdi.
Şehrin en lüks mahallesiydi burası. Maaşıyla kiralık ev baksa muhtemelen hiçbir ev sahibi dönüp yüzüne bakmazdı. Böyle bir yerde ne işi olabilirdi ki o garibanın?
Kapı kapı dolaşamayacağına göre dükkân falan bakındı. Mahallenin sonunda anca küçük bir büfe ve büfenin yanında emlakçi gördü.
Önce emlakçiye girdi. Hastasını tarif ettikten sonra tanıyıp tanımadığını sordu. Emlakçı tanımadığını söyleyince oradan çıkıp büfeye girdi.
Aslında niyeti su almaktı. Çünkü emlakçı tanımadıysa büfeci de tanıyamazdı. Her ne kadar umutsuz olsa da suyu alırken sordu.
-Tarık beyi mi arıyorsun?
İsimden çok sondaki unvan dikkatini çekmişti. O gariban adama biri bey diyordu. Büyük ihtimalle aynı kişilerden bahsetmiyorlardı.
-Emlakçıya sor o daha iyi tanır Tarık beyi. Hem evini kiralığa çıkaran o.
Az önce yanındaydı. Kendisine yalan söylemişti. Bunun hesabını sormak için teşekkür edip tekrar emlakçının yanına gitti.
Tarık bey bir yıl önce kaza geçirmişti. Kazada kendisi yaralı kurtulurken eşi ölmüştü. O olaydan sonra aklı uçup gitmişti.
Tanımamazlıktan gelme sebebi geride kalan mal varlığıydı. Akrabası falan yoktu. Evi, arsası, arabası ve daha ne varsa hepsi sahipsiz kalmıştı. Kendisine yardımcı olma için evini kiraya vermeye karar vermişti emlakçı. Arabasını da tamirden alıp onun için evinin bahçesine koymuştu. Tamamen insanlık namına hiçbir menfaat gözetmeden iyilik yapıyordu.
Deniz, eşi miydi?
Değildi. Tek yakını olan eşini kazada kaybetmişti. Ve Deniz adında kimse oturmuyordu mahallede.
Evine bakmak istedi doktor.
Beraber eve geçtiler. Bahçede araba falan yoktu. Emlakçının bir yalanı daha çıkmıştı ortaya. Ama şu an ilgilendiği tek şey Deniz’di.
İki katlı bir evdi. Her şey özenle seçilmiş olmalıydı ve fazla kullanılmamıştı ki henüz yeni gibiydiler.
Girişte oturma salonu, mutfak, misafir odası, lavabo, banyo falan vardı. Duvarlarda ise resimler. Burada bir şey bulamadılar. Üst kata da bakıp dönmeye karar verdi doktor. Belki çoktan adam ölmüştür hem ölmediyse bile ne aradığını dahi tam olarak bilmiyordu. Boşa kürek çekiyor gibiydi.
Üst katta yatak odası, misafir odası ve kapalı bir oda vardı.
Ne yatak odasında ne de misafir odasında hiçbir ipucu bulamadılar. Bir tek kapalı oda kaldı.
-Burda ne var?
-Bilmiyorum. Daha önce girmedim.
-Açabilir misin?
Anahtarları teker teker denediler. Nihayet üçüncüsünde buldular. Emlakçı kapıyı açıp kenara çekildi.
Çok güzel bir çocuk odasıydı!
Pencere kenarında duran sehpanın üzerinde bir not ve doğum kontrol çubuğu vardı: Hoş geldin Deniz!
Yorum Ekle
Arkadaşına Gönder
Yazdır
Yukarı

Çin Ajansı Xinhua, Midyat'ın Tarihini İnceledi

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI MİDYAT'TA

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI MİDYAT'TA HALKLA BULUŞUYOR!…

Mardin Büyükşehir Belediyesinden Kadına Yönelik Şiddete Karşı 4 Dilde Kamu Spotu
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
Midyat'ın Gizemli Sokaklarında Şahmeran'ın İzindeNeşe ÜNAL
DENİZ!Abdulaziz ALTEKİN
YORGANSIZ DAMATMecit Akgül
GELECEĞİN TOHUMUNU EKEN USTALAR: ÖĞRETMENLERHalil EL
İYİLİĞİN SINAVIYusuf BEĞTAŞ
YAĞMUR YAĞMADAN ISLANDIM, ERKEĞİN SESİZ YÜKÜNÜN HUKUKİ HİKAYESİMahabat İskenderoğlu
İSLAMIN ÇALIŞMA HAYATINA GETİRDİĞİ İLKELERSadullah GÜNEŞ
Tel : / Faks : | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA






