- Mardin35 °C
- Diyarbakır34 °C
- Batman40 °C
- Şırnak36 °C
- İstanbul26 °C
Siirt’te tarım aracı şarampole devrildi: 1 yaralı
Siirt’te zincirleme kaza: 5 yaralı
Uyum haftası başladı: Veliler ve öğrenciler heyecanlı
Damdan düşen yaşlı kadın ağır yaralandı
Şanlıurfa’da ruhsatsız ilaç satışı denetiminde 554 adet ilaç ele geçirildi
Viranşehir'de köprü ve yol sorunu çözülemiyoR
Silopi’de halk yüksek gelen elektrik faturalarına tepki gösterdi
Cizre’de ahşap beşik geleneği son ustalarla yaşatılmaya devam ediliyor
Kas hastası çocuk için 10 bin liralık elektrik faturası: Aile yardım bekliyor
Diyarbakır’da Hazret-i Süleyman Camii’nde Mevlid-i Nebi programı düzenlenecek
Beytüşşebap köylerinde toplanmayan çöpler dereleri kirletiyor
Altın neden yükseliyor?
Mersin'de 3,5 milyon uyuşturucu hap ele geçirildi
Okullarda uyum haftası başladı.
Şanlıurfa’da Neolitik Çağ izleri gün yüzüne çıkarıldı
Şanlıurfa’da MHRS’de yeni dönem başladı
Siirt’in Kurtalan ilçesinde bahçeye giren tilki doğaya bırakıldı
Mardin'de okul servisleri yüzde 50 zam ile eğitim-öğretim sezonuna başlayacak
Sason Merkez Camii inşaatında inceleme
Batman Üniversitesi Camii açılış için gün sayıyor
Batmanlı esnaflar İran'a ticari ziyarete gidiyor
Dr. Alkış: İnatçı sırt ve bel ağrıları myelom (kan kanseri) işareti olabilir
Türkiye'de her 10 kişiden 9'u internete erişiyor
UNICEF: Gazze'de 1,1 milyon çocuk psikolojik travma yaşıyor
Şırnak’ta asayiş ve uyuşturucu operasyonu: 35 gözaltı
Diyarbakır'da tarih yeniden yazılıyor: Yüzyıllık yanlış düzeltildi!
Uzmanlar uyarıyor: 2 yaşa kadar mutlaka bebeğinizi emzirin
Mardin'de "Hayat Namazla Güzeldir" programının finali yapıldı
Hasankeyf ve Gercüş’te deprem tatbikatı gerçekleştirildi
Memur zammı bu hafta belli olacak
- 16:57 - Mardin'de "Dur" ihtarına uymayan kamyonet sürücüsü, park halindeki araçlara çarptı
- 16:54 - Dargeçit’te peygamber aşığı çocuklar, hep birlikte “Hayat Namazla Güzeldir” dedi
- 16:49 - Her ay ikiye katlanan faturalar neye göre belirleniyor?
- 16:46 - İl Müftü Yardımcısı Zengin: 4-6 yaş Kur'an kurslarında çocuklara Gazze ve ümmet bilinci aşılanmakta
- 16:40 - Rehberlik Öğretmeni Kılınç: Vakıf üniversiteleri son 4 yılın en fazla boş kontenjanı ile karşı karşıya kaldı
- 16:38 - SMA Tip-1 hastası minik Resul Ali için Valilik onaylı kampanya başlatıldı
- 16:35 - Abi, kardeşine böbreğini bağışlayarak yaşam umudu oldu
- 16:34 - Siirt’te tarım aracı şarampole devrildi: 1 yaralı
- 16:33 - Siirt’te zincirleme kaza: 5 yaralı
- 16:31 - Uyum haftası başladı: Veliler ve öğrenciler heyecanlı
- 16:26 - Damdan düşen yaşlı kadın ağır yaralandı
- 13:42 - Şanlıurfa’ya 406 yeni hekim atandı
- 13:41 - Şanlıurfa’da varis tedavisinde modern yöntemler uygulanıyor
- 13:38 - Şanlıurfa’da ruhsatsız ilaç satışı denetiminde 554 adet ilaç ele geçirildi
- 13:20 - Viranşehir'de köprü ve yol sorunu çözülemiyoR
Yusuf BEĞTAŞ / Yazar





İçsel Aydınlanma
Her insan, dünya sistemi içinde yaşayan ruhani bir varlıktır. İçsel kavgasını barışla sonuçlandıran ve kendine giden yolu bulan insan, ancak ruhani benliğine kavuşmuş ve gerçek anlamda aydınlanmış sayılır. Aydınlanma, içsel karanlıkları; sahte benliğe ait olumsuz algıları, korku dolu düşünceleri ve bozuk güdüleri yok etmeden gerçekleşmez. Karanlık, küçük benliğin türevi olan düşük frekanslı olumsuz önyargıları alt etmeden; zihnin bu olumsuz yargılarını hakkaniyet ölçüleri içinde susturmadan, insanın kendine giden yolu bulması mümkün değildir.
Aydınlanma sürecinde korkular yok olmaz, sadece yerini sevgiye bırakır. Aydınlanma, temizlik malzemesi anlamına gelen acıları ve ışıkları yanında getirerek kapıya dayanır. Kapıyı açan kişi, neye uğradığını şaşırarak sarsıntılar geçirir, acılar yaşar ve zayıflıklarıyla yüzleşir. Ruhsal uyanış gerçekleşene kadar bu acılar artar. İçsel kavgadan ve olumsuz etkilerin dönüştürücü deneyimlerinden ders çıkarıldığında, ruhun ışığı ve ahlaki oksijenin etkisiyle farkındalık sahibi bir içgörü devreye girer ve ikinci doğum gerçekleşir. Böylece aydınlanmış, hakiki benlik ortaya çıkar.
Aydınlanma, bir şeye sahip olmak değil, kendini keşfetmek ve kendini sorgulama yetisine sahip olmaktır. Kendinde kalmak ama bencilliğe kaçmamaktır. Her daim bilgi arayışında ve samimi bir ilişki içinde olmak; yeri geldiğinde vazgeçmeyi bilmek ve korku kültüründen sevgi kültürüne geçiş yapmaktır. Gerçek sevginin ve bilginin ışığına girmek; hayatı o sevgi, bilgi ve ışıkla görmek ve bunun gereklerini tutarlı bir şekilde merhametli farkındalıkla yerine getirmektir.
Hayatın akışı, görünmeyen yasalara göre işler ve öyle devam eder. O yasaları bilsek de bilmesek de, akışın esenliği için tıpkı trafik kuralları gibi biz insanlar o yasalara bağlıyız. O yasaları çiğnememek ve dikkate almakla yükümlüyüz. Bu nedenle ne kendimizi ne de başkasını kandıralım; herhangi bir yolla kimseyi kendi çıkarımıza göre kullanmayalım, sömürmeyelim. Zira bu, insan onuruna yapılan en büyük suç ve en büyük günahtır.
Herhangi bir insana haksızlık etmek, herhangi bir canlıya veya varlığa zarar vermek, insanın kendine kötülük yapmasından başka bir şey değildir. Çünkü kötü düşünce, öncelikle ana kaynağını, yani çıktığı yuvayı ve yeri yakar. Bu yüzden aklın yanına her daim erdemi, maneviyatın yanına da her daim ahlakı koymak gerekir. Düşünce ve tutumlar, ancak samimi niyetle ve bu şekilde genelin yararını gözeten doğru değer yargılarıyla uyumlu olur.
Bilinmelidir ki, her ne düşünülürse düşünülsün, her ne yapılırsa yapılsın; eğer ahlaki ve erdemli değilse, sonuç yıkıcı ve negatif olur. Ahlaki ve erdemli olan ise, yapıcı ve pozitif sonuçlar doğurur. Edebi ve ebedi yaşam da bu sonuca göre şekillenir. Ahlak dışı, yıkıcı ve negatif sonuçların olduğu gibi, ahlaki ve yapıcı olan pozitif sonuçların da ödülü vardır.
Hayat tarlasında ekilen biçileceğine göre, negatif ve pozitif sonuçların ödülünü de beklemek gerek. Ancak hatırlamak gerekir ki maddiyat, tıpkı bal gibi tatlı ve arzu edilendir. Verme-alma dengesini gözetmeyen maddi ilişkiler, hayatı zehirleyen etkilere sahiptir. Bu etkiler, dengeyi gözetmeyen insanı bala kapılmış bir sineğe dönüştürebilir. Bunun farkındalığı içinde davranmak bir tercih değil, bir ihtiyaçtır.
İnsani halleri bu süzgeçten geçirdiğimizde, bir kimse hayatının ne kadar az öznesi ise o kadar çok nesnesi olur. Kendi hayatının öznesi olamayanlar, nesne olmaya mahkûmdurlar. Bunlar, benliklerini sahip olmakla ve bağlanmakla bulmaya çalışırlar ve anlamı da bu şekilde ararlar. Nesne olma durumunu yaratan bu varoluş tarzı, daima tepkisel ve pasif bir kişiliği besler. Oysa hayatın gailesi içinde esas başarı, tutum ve davranışlarımızla etkisel bir özne olmaktır.
Tüm bu anlatılanlar, sosyal statü ve makamlardan bağımsız olarak, bilgi ve donanımla insanın kendine giden yolu keşfetmesine, kendini tanımasına, haddini bilmesine ve kendisini iyi yöneten güçlü bir özdenetim ruhuna sahip olmasına bağlıdır. Unutulmasın, hayat, sadece yaşamak değildir; yaşarken yaşatmaktır.
Yusuf Beğtaş
Yorum Ekle
Arkadaşına Gönder
Yazdır
Yukarı
Süryani Patriği’nden Midyat’a Tarihi Ziyaret
Büyük Zafer’in 103. Yılı Midyat’ta Kutlandı
Ömerli’de Festival Coşkusu
Midyat’ta Belediye Binası Yapılıyor
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
Tel : / Faks : | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA