• Mardin28 °C
  • Diyarbakır20 °C
  • Batman26 °C
  • Şırnak24 °C
  • İstanbul15 °C

Abdulaziz ALTEKİN / Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

YERYÜZÜNDEKİ CENNET!

04 Mayıs 2024 Cumartesi 15:51

Günümüzde yaşanan toplumsal olayların arka perdesine baktığımızda, maalesef karşımıza faili belli fakat bilinmek istemedikleri için sürekli kaos yaratanlar çıkar. Kaosun oluşturduğu çembere dahil olmak istemeyenlere yaşam hakkı verilmediği gibi, kendilerinden taraf olmayanlara da nefes aldırmıyorlar. Böyle bir ortamda bir o yana bir bu yana savrulup gidiyoruz işte!

Öncelikle şunu sormak istiyorum:

Tibet’in dağlarında yürüyüş yapmak istemez miydiniz, ya da sabah kahvaltısını Peyto Gölü’nde? İtalya’ya bir tur attıktan sonra İrlanda’nın kayalıklarında o eşsiz güzel manzarayı kaydetmek istemez miydiniz hafızalarınıza? Peki ya Yüzüklerin Efendisi’nin çekildiği Yeni Zelanda’ya gitmek?

Daha dünyanın güzelliklerini bitirip uzay boşluğuna geçmedim bile fakat eminim şu an herkesin zihni bu birkaç örnekte sadece tek bir soruya hapsoldu: NASIL?

Sokakta rastgele herhangi birine sorun yukarıdakileri, bırakın lüks demeyi ilk cevapları imkânsız olacaktır. Öznedeki kişileri değiştirip oraya bir Avrupalı ya da zengin birini yerleştirirseniz bu defa mantıklı sözcüklerin ortaya döküldüğünü görürsünüz. Sadece kendimiz söz konusu olunca saçmalarız.

Tarihin tozlu raflarını karıştıracak değilim. Neredeyse her yazıda belirttiğim gibi, dün olanlardan dolayı bugün birbirimizi suçlarsak ne yazık ki güzel yarınları harcamış oluruz. O yüzden dünden ders aldıktan sonra bugünü kurtarıp yarını güzelleştirmeye çalışmalıyız.

Günümüz şartlarında bu mümkün mü?

Kesinlikle değil!

Hatta değil yarın bir asır sonrası bile olabilirliği görünmüyor.

Evet, karamsarlığım maksimum seviyede. Durduk yere olmadığını birazdan sizler de göreceksiniz.

Bu coğrafyanın kaderinden hep dem vurup dururuz. Lakin diğer coğrafyalara bakmayız. İmkânlarım ölçüsünde bakmaya çalıştım. Nerede; Faşizm, Din Tüccarları, Irkçılar, Yalakalar ve Menfaatçiler varsa, hepsinde aynı resimler faklı çerçevelerde sergileniyor.

Sonuçta bize verilen kısacık ömürde yeryüzündeki cenneti yaşamak yerine, her yeri cehenneme çeviriyoruz.

Diğer tarafta bizi bekleyen sonsuz güzellikler var. Ya da başka bir yerde başka bir formda tekrar dirileceğiz…

Neden yaşayamadığımız güzellikleri diğer tarafta bize sunsunlar?

Amacım kafa karışıklığı yaratıp cevabı olmayan sorular oluşturmak değil. Bunun yerine içinde bulunduğumuz durumu gözden geçirip şöyle bir silkelenmek. Kâinatta milyonlarca keşfedilmemiş yerler var. Hayal etmekte zorlandığımız uzay boşluğu ve daha niceleri!

Bizim aklımızda neler var fazla uzağa gitmeden bir bakalım:

Aileme bakabilecek miyim?

Çocuğumun başına bir iş gelmeden büyütebilecek miyim?

Akşam yastığa başımı tok koyabilecek miyim?

Yarın yanlışlıkla vurulur muyum?

Her an durduk yere polisler kapıma dayanır mı?

Pazara saat kaçta gitsem ürünler ucuzlar?

Aldığım etin at ya da eşek eti olmadığından emin miyim?

Bir tarafta üç beş kuruş için her şeyi alkışlayanlar, diğer tarafta milleti uyutanlar ve en çok da belli amaçları öne sürüp taraftarlarını güdenler! Böyle bir ortamda huzuru geçtim, akıl sağlığımız hala yerindeyse oturup şükretmemiz gerekiyor.

Sizce tüm bu olanların suçlusu kim?

Bence hepimiz!

Huzuru getirmek adına kimse taşın altına elini sokmuyor. Herkes takılmış birkaç partinin arkasına, hangi yöne giderse sorgusuz sualsiz onların peşine takılıyor.

Toplum, bağımsız olarak aklını kullanmıyormuş gibi, orada burada yalan ve iftira yayan trollerin haberlerini hemen sahipleniyor. Haliyle kaos eksik olmuyor, kargaşa her yerde hüküm sürüyor.

Birilerinin istediği bu olabilir. Fakat bence toplum artık gençlerinin gelecek konusunda ümitsizliğe kapılmasını istemiyor.

O milliyetçi, bu vatansever, şu Kürt, diğeri Türk… diye diye ülkede sevginin, saygının kısacası huzurun zerresini bırakmadılar.

Evet, yine söylemek istediğimiz onca şey arasında hiçbir şey diyemeden bitiriyoruz yazımızı. Çünkü biliyoruz ki ne dökülürse beyaz sayfaya, insan istemediği sürece mürekkep etki etmeyecektir zihinlere, yumuşatamayacaktır kalpleri.

Cenneti herkes arzuluyor. Lakin kimse onun için çalışmıyor.

Halkın içinden çıkıp ben faşistim diyen kimseyi bulamazsınız. Çünkü bu topraklar bizim. Bizden başka kimsenin nefes alma hakkı yok.

Halkın içinden çıkıp ben kaos istiyorum diyenleri de göremezsiniz. Çünkü hepimiz huzur getirmek için saldırıyoruz diğerlerine. Kardeşliğimiz kuvvetlensin diye ötekileştiriyoruz komşumuzu, bizden olmayanı.

Halkın içinden çıkıp savaş da çıkartmaya çalışmaz hiç kimse. Çünkü partilerin tek amacı vatanın bütünlüğünü korumak olduğu için sürekli hedef gösteriyorlar birbirlerini.

Tüm cemaatlerin tek bir gayesi var o da Allah’a ulaşmak. O yüzden eleştiri geldiğinde hemen eleştireni ortadan kaldırmaya çalışırlar. Ya da sırf diğer dünyadaki zenginlik için taraftarlarına açlığı öğütleyip kendileri lüks arabalara binip en güzel yiyeceklerden tadarlar. Muhtemelen dünyevi zevkler onlara etki etmiyordur.

Hele Milliyetçiler, ülkelerini çok seviyorlar. O yüzden başka ülkelerin vatandaşlığını alınca, burada maddi manevi neleri varsa satıp oraya götürürler. Biliyorsunuzdur, ülkemizde manevi olanların değeri fazladır.

Bir de gariban takımı var. Ne dünyanın güzelliğinden tat alırlar ne de kâinattaki mucizeleri görürler. Ama buna rağmen diğer tarafta sonsuz mutlulukların sahibi olacaklarına inanırlar. Acaba garibanların bu inancı olmasaydı ne olurdu?

Bildiğiniz şeyleri tekrar tekrar yazıp canınızı sıkmak istemiyorum. Ama son olarak şunları söylemek istiyorum: Yeryüzündeki cenneti yaşamayıp diğer taraftakinin hayalini kurma boşuna. Vesselam…

 

Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Mardin nöbetçi eczaneleri
ANKET
Midyat'ın İl Olmasını İstiyor musunuz.?
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2024 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA