- Mardin23 °C
- Diyarbakır16 °C
- Batman15 °C
- Şırnak18 °C
- İstanbul19 °C
HAKSİAD Şube Başkanı Çetiz'den hükümete çağrı: Gençlere altın destek paketi lazım
Cizre’nin meşhur tatlısı: Bırınczer sofraların baş tacı
El emeğiyle seccade dokuyan kardeşler: Geçinmek her geçen gün zorlaşıyor
Batman'da bilgi yarışması bölge finali gerçekleştirildi
Batmanlı karate sporcuları uluslararası ve ulusal müsabakalarda derece elde etti
LGS tercih komisyonlarında görev alan öğretmenlere başarı belgeleri verildi
Cizre’de “Yüzme Bilmeyen Kalmasın” Projesi Başladı
Şanlıurfa’da kırtasiye esnafı, okul sezonu hareketliliği ve fiyat artışlarıyla baş etmeye çalışıyor
Batman'da zincirleme kaza: 4 araçta maddi hasar
Şanlıurfa’da elektrik akımına kapılan teknisyen hayatını kaybetti
- 13:48 - HAKSİAD Şube Başkanı Çetiz'den hükümete çağrı: Gençlere altın destek paketi lazım
- 13:45 - Cizre’nin meşhur tatlısı: Bırınczer sofraların baş tacı
- 13:42 - El emeğiyle seccade dokuyan kardeşler: Geçinmek her geçen gün zorlaşıyor
- 13:40 - Mardin'de doktor, hasta yakını tarafından darp edildi
- 13:39 - Mısır’dan Sina’ya hava savunma sistemi
- 13:37 - Batman'da bilgi yarışması bölge finali gerçekleştirildi
- 13:37 - Batmanlı karate sporcuları uluslararası ve ulusal müsabakalarda derece elde etti
- 13:36 - LGS tercih komisyonlarında görev alan öğretmenlere başarı belgeleri verildi
- 13:35 - Batman'da eğitimciler kan bağışında bulundu
- 13:34 - Cizre’de “Yüzme Bilmeyen Kalmasın” Projesi Başladı
- 06:46 - Şanlıurfa’da kırtasiye esnafı, okul sezonu hareketliliği ve fiyat artışlarıyla baş etmeye çalışıyor
- 05:47 - Batman'da zincirleme kaza: 4 araçta maddi hasar
- 03:39 - Şanlıurfa’da elektrik akımına kapılan teknisyen hayatını kaybetti
- 10:09 - Batman’da taksi şoförüne gasp: 4 şüpheli yakalandı
- 10:08 - Şanlıurfa’da tekstil atölyesinde yangın çıktı
Abdulaziz ALTEKİN / Yazar





23 NİSAN
Yaşını başını almış ihtiyar ve gençlerimiz sürekli çocuk olmak vardı şimdi diyerek içinde bulundukları durumun sıkıntısından ve zorluğundan şikâyetçi olurlar. Peki, çocuk olmak bu sıkıntı ve zorluklardan azat eder mi insanı? Arkadaşlar sohbet ederken durmadan bu düşüncelere dalıyordum.
Normalde bu hafta bol bayramın olduğu bir hafta oldu. Önce Süryani dostlarımızın bayramı vardı. Sonra Êzîdilerin bayramı, akabinde Ramazan ve son olarak 23 Nisan!
Mutluyduk elbet. Eş dostla görüşüp hasret gideriyorduk. Yüzümüzdeki tebessümlere yenilerini katıyorduk. Acılarımızı bir kenara bırakıp hunharca eğleniyorduk.
Her şey güzel giderken köyden çıkıp ilçe merkezine geldim. Arkadaşlarla bayramlaştıktan sonra bir parka geçip çaylarımızı yudumladık. Konu çocuklara geldi. Hayat pahalılığı, işsizlik, dünyadaki açlık, kimsenin gözünün yaşına bakmayan savaş ve menfaatler uğruna harcanan hayatlardan yakınan arkadaşlar, keşke çocuk olsaydık da bunları yaşamasaydık dediler. Ben sadece dinledim.
Hemen önümüzde oturan bir çift vardı. Yanlarında da on aşlarında bir çocuk. Çocuk durmadan annesinden bir şey istiyordu. İsimler dikkatimi çekti. Önce öğretmeninin ismini andı. Sonra teker teker arkadaşlarının. Üstelik bağıra bağıra bunu yapıyordu.
Az önce çocuk kalabilmeyi dileyen arkadaşların fikri değişmişti. Şaka yollu biz de bunun gibi miydik diyerek gülüştüler. Fakat dikkatimi çekmişti bir kere. Ben hala çocuğa bakıyordum. İstediğini almadan pes edecek gibi durmuyordu.
Babası kulaklığını takmıştı, müzik dinliyordu galiba. Zira hiç oralı olmuyordu. Anne ise çok sinirlenmişti. Tahammül sınırını çoktan aşmış olmalıydı. Birden çocuğun kolunu tuttu. Önce dövecek sandım. Fakat dövmedi. Kendine doğru çekti. Kulağına eğildi ve bir şeyler fısıldadı.
Kablolu kulaklık bir anda havaya fırlayınca irkilerek ayağa kalktı baba. Ne olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Çocuk babasının kulaklarını çıkarıp sağa sola fırlatmıştı. Ama anlam verememiş olacak ki boş bakışlarla çocuğuna bakıyordu.
Açıkçası biz de ne olduğunu anlayamadık. Annesinin ne söylediği konusunda merakım biraz arttı. Neyse ki uzun sürmedi. Keşke sürseydi ve hiçbir zaman öğrenmeseydim.
Aile, deprem bölgesinden gelmişti. Arkadaşlarından ve öğretmenlerinden uzak kalan çocuğa gerçeği söyleyememişti hiç kimse. Ta ki o ana kadar. Çocuk feryat figan ağlıyordu. Öğretmenim öldü, arkadaşlarım öldü baba.
Bu manzara karşısında bir anda her şey tersine döndü. Çocuk olmak, mutlu ve huzurlu olmak değildir. O saf kalbiyle acı duymaktır. Kimsenin incinmesini istememektir. Herkesin iyiliğini düşünmektir. Kötülükten arınmaktır.
Depremde vefat eden başta çocuklar olmak üzere herkese bir kere daha Allah’tan rahmet diliyorum. Şimdi geleyim 23 Nisan’a. Çünkü çocuğu sakinleştirmek için onunla yaptığım sohbette, vefat eden bir çocuğun zaten her gün tekrar tekrar öldüğünü gördüm.
Süslü eşyalarımızı giyinip güzel kokularımızı süründükten sonra yaptığımız kutlamaların hiçbirine katılamamış arkadaşı. Nedenini sordum. Fakirlikten dedi. Babası vefat ettikten sonra baba tarafından akrabaları çocukla annesini mirastan mahrum etmek için evden kovmuşlar. Anne temizliğe gider çocuğunun bakımını yaparmış. Buna rağmen kazandığı üç beş kuruş zorunlu ihtiyaçlara anca yetiyormuş. Özel gün ve haftalarda okula gelmezmiş. Ayakkabı boyayarak evin gelirine katkıda bulunurmuş.
Konuyu daha fazla uzatmayayım. En son çocuk yaşlı gözlerle yüzüme baktı ve yüreğimize hançer saplar gibi basit fakat cevaplaması zor bir soru sordu. Ben de o soruyu size soruyorum:
Bir gün dahi yüzü gülmeyen o çocuğa, gittiği yerde 23 Nisan’ı kutlayacak elbise vermişler midir?
Yorum Ekle
Arkadaşına Gönder
Yazdır
Yukarı
Tel : / Faks : | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA